Gülen cemaati “legal görünümlü illegal yapı” mı?

05.11.2014 Habertürk

Cumhuriyet tarihinin en uzun Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında özel olarak Fethullah Gülen cemaatinin, genel olarak İslami cemaatlerin durumlarının ele alınıp alınmadığı yolunda rivayet muhtelif. İster konuşulmuş ister konuşulmamış olsun, MGK bildirisinde  “legal görünümlü illegal yapılarla mücadele” denirken, ilk olarak Gülen cemaatinin kastedildiğini düşünmemiz için çok neden var.
Gülen cemaati sahiden “legal görünümlü illegal bir yapı” mıdır? Bu çok önemli bir soru. Kendi bakışımı şöyle özetleyebilirim:
·  Cemaat’in “sivil” ve “sivil olmayan” iki ayrı kanadı bulunuyor;
·  Bu iki kanat birçok durumda birbirlerinden tamamen farklı pozisyonlar alabiliyorlar;
·  İki kanat arasındaki koordinasyonu hareketin merkezi, daha doğrusu Fethullah Gülen’in kendisi sağlıyor;
·  17 Aralık sürecinden itibaren kanatlar arasındaki ayrımlar büyük ölçüde kalktı;
·  Cemaat’in hükümete karşı saldırılarını yoğunlaştırdığı ilk aşamada “sivil olmayan kanat”ın yaklaşımları egemen oldu;
·  Erdoğan’ın peşpeşe elde ettiği seçim başarılarının ardından Cemaat savunmaya geçince “sivil kanat” daha fazla öne çıkar oldu.
Bu tespitlerden hareketle Gülen cemaatini “legal görünümlü illegal bir yapı” olarak tanımlamak mümkün ama o kadar da kolay değil. Çünkü Cemaat’i, sadece devlet içinde ayrı bir hiyerarşiye sahip bir örgütlenmeye gitmiş bir yapı olarak tarif edip arkasındaki ciddi toplumsal desteği yok saymak vahim hatalara kapı aralamak anlamına gelecektir. 

Nereden nereye?

Sorunu Gülen cemaatinden genel olarak İslami cemaatler bağlamında ele aldığımızda ilginç ve ürkütücü bir durumla karşı karşıya kalıyoruz. Malum cumhuriyetin ilanıyla birlikte İslami cemaatler yasaklandı ve varlıklarını yeraltında sürdürmek zorunda kaldılar. Özellikle çokpartili hayata geçildikten sonra cemaatlerin üzerindeki baskıların hafiflediğini, faaliyetlerini daha aleni yapmaya başladıklarını görüyoruz. Sonuçta İslami cemaatlerin herbiri “yasadışı” kaldı ama varlıkları “meşru” oldu. Bu durumu, şimdiki terminolojiye uyarlarsak “illegal görünümlü legal yapı” haline geldiler.
Şimdi ülke çapındaki İslami cemaatlerden ciddi bir şekilde beslenen, hiç tereddütsüz “İslami” sıfatını uygun görebileceğimiz bir siyasi iktidar döneminde bu formül tersine çevriliyor ve en azından bir (belki daha fazla) cemaat “legal görünümlü illegal yapı” olarak tanımlanıyor.

Kara bir dönem

Gülen cemaatinin hiç de sütten çıkmış ak kaşık olmadığını bilen biriyim. Ancak ne kadar haklı temellere dayanırsa dayansın, İslami bir yapılanmanın yine İslami bir iktidar tarafından devlete yönelik önde gelen tehditlerden biri olarak gösterilmesinin orta ve uzun vadede çok ciddi sonuçlara yol açacağı, bu süreçten genel olarak İslami camianın zararla çıkacağı da muhakkaktır.
Gelinmekte olan bu noktayı Şubat ayı başındaki bir yazımda “İslami hareket kendi büyüsünü kendi elleriyle bozması” olarak nitelemiştim. O yazımın son paragrafını bugün tekrarlamakta bir sakınca yok:
Yıllar sonra bugünkü argümanların, ayrıntıların çoğu unutulacak, esas olarak İslami iddialı iki yapının birbirine karşı amansız bir savaş yürüttüğü, birbirini alabildiğine yıprattığı hatırlanacak. Kimsenin kazanacağını sanmıyorum, velev ki taraflardan biri galip çıksın, bu durum onun haklılığının kanıtı olarak da görülemeyecek.
Ama muhafazakâr camianın gelecek kuşakları için bu günler kesinlikle "kara bir dönem" olarak hatırlanacak.




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
16.03.2025 İmamoğlu’nun diploması silahı siyasi iktidarın elinde patlayabilir
10.03.2025 Bir Mozaik Olarak Türkiye son bölüm: Bu topraklarda bir arada yaşamanın tarihi | Cemal Kafadar anlattı
09.03.2025 Türkiye’den, Suriye’deki Alevileri hedef göstermenin sakıncaları
07.03.2025 Haftaya Bakış (257): Yeni Çözüm Süreci | Gözler Kandil'de | İmamoğlu kampanyayı başlattı
06.03.2025 Esas amaç Erdoğan’ı yeniden seçtirmek mi?
06.03.2025 Bir mozaik olarak Türkiye (56): Prof. Ali Yaycıoğlu ile Türkiye’de Türkler
05.03.2025 CHP soruşturma yağmurundan nasıl etkileniyor? Hatem Ete ile söyleşi
05.03.2025 Suriye’de PYD/YPG silah bırakmayacak mı?
05.03.2025 Transatlantik: Öcalan'ın açıklamasının dünyada yankıları & Trump'ın Kongre'deki iddiaları
04.03.2025 Fethullah Gülen de ölmeden önce örgütünü feshetmiş olsaydı
16.03.2025 İmamoğlu’nun diploması silahı siyasi iktidarın elinde patlayabilir
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı